Rekalm

21 Aralık 2013 Cumartesi

17 MOLA: TAMAMEN DURMAMAK İÇİN DURMAK


17
MOLA: TAMAMEN
DURMAMAK İÇİN
DURMAK
Genel anlamıyla mola, bir yolculuk sırasında dinlenmek
için yolculuğa ara vermek demektir. Yolculuklarda,
özellikle kara yolculuklarında mola vermek gerektiğini
biliriz de, yaşam yolculuğu sırasında da bazen mola
vermek gerektiği pek çoğumuzun aklına gelmez. (Kara
yolcuğu sırasında mola vermek gerektiğini herkesin
bildiğinden emin değilim; nice sürücü, bir günde dokuz
saatten, aralıksız olarak ise beş saatten fazla arabama
kullanmama kuralını bilmiyor; nicesi de direksiyonun
başından uzun süre kalkmamayı yiğitlik sayıyor.)
Evet, yaşam yolculuğu sırasında, yerinde ve zamanında
mola vermek, yaşamımızın kalitesini ve süresini
artırabilir. Molasız çalışmak, bir gün tamamen durmaya,
en azından tükenmişliğe (burnout sendromuna) yol
açabilir. Bu yüzden, tamamen durmamak için arada, kısa
ya da uzun molalar vermekte yarar vardır. İşkolik
olduğumuz zaman mola, zaman kaybı gibi gelebilir.
Ancak işlevsel bir yaşamda, yerinde kullanılan molalar,
kısa vadede zaman kaybı gibi gözükse de, uzun vadede
kazanç getirir. Bu yüzden bir gün tamamen durmamak
için, küçük durmaların gerekli olduğunu unutmamak
gerekir. Mola küçük bir şeydir; ancak büyük şeyleri, bazen
bütün bir hayatı kurtarabilir.
Yukarıdaki üç bölümde, ceza-ödül-geribildirim-yaptınm
dörtlüsünü ele aldık, doğada ödül ve ceza bulunmadığını,
geribildirimler bulunduğunu, "yaptırım (müeyyide)"
denen şeyin ise, geribildirimi bir adım ileri götüren insana
özgü bir tür geribildirim olduğunu belirttik. Mola bir tür
yaptırımdır.
Mola iki ana konuda verilebilir: Bunlardan birisi, zihinsel
veya bedensel yorgunluk olduğunda, dinlenme amaçlı
mola vermektir, diğeri ise öfke kontrolü amacıyla mola
vermektir. Bu bölümde, öfke kontrolü amacıyla verilen
molalardan, özellikle çocuklara verilen molalardan söz
etmek istiyoruz.
Genel Öfke Kontrolünde Mola
Mola, tarihin eski çağlarından beri, farklı adlarla da olsa,
öfke kontrolünde kullanılan bir yaptırım şekli. Bu
anlamda mola, öfke duygusu ile öfkeli davranış arasına
belli bir mesafe koymak demektir. Çeşitli tarzlarda
uygulanır. Örneğin kültürümüzde "La havle... " diye
başlanıp yedi--sekiz saniyelik bir la-havle çekilir.
Şimdilerde öfkelenenlere yirmiye kadar saymaları
öğütleniyor. Bazı sporlarda, örneğin buz hokeyinde
hırçınlaşan oyuncuları belirli bir süre için saha dışına
alıyorlar. Bunlar, kişilerin kendi kendilerine verdikleri
veya dışarıdan verdirilen molalardır.
Kötü giden evliliklerde, boşanmaya yönelmeden önce
çiftin evliliğe mola vermesi önerilebilir. Bu geçici ayrılık
dönemi bazen, kadının ve erkeğin sakinleşmesine,
evliliklerinin artılarına ve eksilerine sakin bir gözle
bakabilmelerine yol açar. Boşanmak üzereyken mola
veren, birkaç aylık ayrılık döneminden sonra evliliklerini
başarıyla yürütmeyi beceren çiftler vardır. Soluklanma
genellikle işe yarar.
Çocuklara Mola
Batı ülkelerinde mola çocuklara yaygın olarak
uygulanıyor. Ülkemizde, okullarımızda molanın
uygulanması konusunda lehte, aleyhte görüşler var.
(Molanın uygulanıp uygulanmaması, uygulanacaksa nasıl
uygulanacağı konusunda, geneldeki tartışmaların yanı
sıra, bir okuldaki öğretmenlerin, o okula özgü yapıyı da
dikkate alarak karar almalarında yarar var.)
Mola kısaca şu: Hırçınlaşan, öfkeli davranışlar sergileyen
çocuklar veya gençler, bir süreliğine ortamın dışına
çıkarılır. Örneğin salonda hırçınlık yapıyorsa bir başka
odaya gönderilir. Sınıfta saldırganca davranışta
bulunuyorsa, okulun bu iş için ayrılmış bir odasına
gönderilir. Bu odalarda sakinleştikten sonra eski ortama
dönerler.
Sınıfta öğretmenin, yaramazlık eden öğrenciye "Git, kat
muavinini gör" demesi mola sayılmaz. Bu tür sözler, olsa
olsa ceza--tehdit karışımı bir şey sayılmalıdır.
Çocuklara mola uygularken dikkatli olmak gerekir.
Burada molayı bütün yönleriyle ele almayacağız. Yalnızca
iki noktayı vurgulamak istiyorum: Mola, sadece öfkeli
davranışlar sergileyen, disiplini bozan çocuklara
uygulanmalıdır. İstediğimiz şeyleri yapmayan çocukların
molaya gönderilmesi yanlıştır. Yemek yemedi, ödev
yapmadı diye çocuğu molaya gönderirsek, mola değil,
hapis cezası olur bu.
Mola konusunda dikkat edilmesi gereken diğer nokta,
çocuğun mola için gittiği yerin, geldiği yerden, belirgin
şekilde daha çekici olmamasıdır. Mola yeri, ne fazla renkli
bir ortam ne de hapishane benzeri bir tecrit odası
olmalıdır. Mola yeri, yalnızca sakinleşmek için kısa süre
durulan bir ortam olmalıdır.
Ailemizde Bir Mola Uygulaması
Aileme ait bir anıyı okuyucularımla paylaşmak istiyorum.
(Paylaşabilmek için ev halkından izin aldım.)
Küçük kızımız dört--beş yaşlarındaydı; zaman zaman,
özellikle de sofrada hırçınlık ediyordu. Eşim
meslektaşımdır; kitaplardan okuduk, değerli bir çocuk
psikologu arkadaşımıza danıştık, mola uygulamaya karar
verdik. Birkaç defa hırçınlık yaptığında, olayı kendisine
açıklayarak odasına gitmesini söyledik.
Mola uygularken kitaplarda yazmayan bir şey ekledik.
Birlikte yemek yerken onu molaya göndereceğimiz zaman
"Odana git, sakinleş, gel; sen gelene kadar biz diğer
yemeğe geçmeyeceğiz, seni bekleyeceğiz" dedik.
Diğer yemeğe geçmememizin üç gerekçesi vardı:
Birincisi, diğer yemeğe geçmeyip onu bekleyerek,
kendisini yalnız hissetmemesini sağlamak, grubun/ailenin
bir parçası olduğunu hissettirmek istedik; ailede birinin bir
sıkıntısı varsa, bunu herkes paylaşmalıydı, ikinci neden,
sofradakilerin kendisini bekliyor olmaları, üzerinde bir
baskı yaratsın ve bir an önce sakinleşsin düşüncesiydi,
üçüncüsü ve belki de asıl neden, o olmadan yemeğin
boğazımızdan geçmemesiydi.
Mola uygulaması iyi sonuç verdi. Kızımızın sofradaki
-özellikle ablasıyla arasındaki- hırçın davranışları büyük
ölçüde azaldı. Ancak bir gün ilginç bir şey oldu. Bir
akşam sofrada yemek yerken ben sesimi yükselttim. (Ben
bu olayı, eşim sesini yükseltti diye hatırlıyorum; ancak
eşim "Sen yanlış hatırlıyorsun, o sendin" diyor. Eşim
daima haklı olduğu ve belleği de benden güçlü olduğu
için, olayın öznesinin ben olduğumu belirttim.) Neyse ben
sesimi yükselttim. Bir an küçük kızımın gözleri parladı ve
"Baba çabuk odana git, sakinleş, öyle gel!" dedi.
O an, "Bu kural sizin için geçerli, büyükler için değil"
demeyi düşündüm, ancak vazgeçtim. Daha sonra eşimle
konuşup mola uygulamasında değişiklik yaptık. Yeni
kuralımız şuydu: Sofrada sesini yükseltip gerginlik
yaratan içeriye gidip sakinleştikten sonra dönecekti. Bu
kural, yani mola uygulaması çocukların yanı sıra biz
büyükler için de geçerliydi.
Sonra ne oldu? Yeni uygulamayı izleyen günlerde ailedeki
herkes ayağını denk aldı; mola almamak için dikkatli
davrandık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder