17
MOLA: TAMAMEN
DURMAMAK İÇİN
DURMAK
Genel
anlamıyla mola, bir yolculuk sırasında dinlenmek
için
yolculuğa ara vermek demektir. Yolculuklarda,
özellikle
kara yolculuklarında mola vermek gerektiğini
biliriz
de, yaşam yolculuğu sırasında da bazen mola
vermek
gerektiği pek çoğumuzun aklına gelmez. (Kara
yolcuğu
sırasında mola vermek gerektiğini herkesin
bildiğinden
emin değilim; nice sürücü, bir günde dokuz
saatten,
aralıksız olarak ise beş saatten fazla arabama
kullanmama
kuralını bilmiyor; nicesi de direksiyonun
başından
uzun süre kalkmamayı yiğitlik sayıyor.)
Evet,
yaşam yolculuğu sırasında, yerinde ve zamanında
mola
vermek, yaşamımızın kalitesini ve süresini
artırabilir.
Molasız çalışmak, bir gün tamamen durmaya,
en
azından tükenmişliğe (burnout sendromuna) yol
açabilir.
Bu yüzden, tamamen durmamak için arada, kısa
ya
da uzun molalar vermekte yarar vardır. İşkolik
olduğumuz
zaman mola, zaman kaybı gibi gelebilir.
Ancak
işlevsel bir yaşamda, yerinde kullanılan molalar,
kısa
vadede zaman kaybı gibi gözükse de, uzun vadede
kazanç
getirir. Bu yüzden bir gün tamamen durmamak
için,
küçük durmaların gerekli olduğunu unutmamak
gerekir.
Mola küçük bir şeydir; ancak büyük şeyleri, bazen
bütün
bir hayatı kurtarabilir.
Yukarıdaki
üç bölümde, ceza-ödül-geribildirim-yaptınm
dörtlüsünü
ele aldık, doğada ödül ve ceza bulunmadığını,
geribildirimler
bulunduğunu, "yaptırım (müeyyide)"
denen
şeyin ise, geribildirimi bir adım ileri götüren insana
özgü
bir tür geribildirim olduğunu belirttik. Mola bir tür
yaptırımdır.
Mola
iki ana konuda verilebilir: Bunlardan birisi, zihinsel
veya
bedensel yorgunluk olduğunda, dinlenme amaçlı
mola
vermektir, diğeri ise öfke kontrolü amacıyla mola
vermektir.
Bu bölümde, öfke kontrolü amacıyla verilen
molalardan,
özellikle çocuklara verilen molalardan söz
etmek
istiyoruz.
Genel
Öfke Kontrolünde Mola
Mola,
tarihin eski çağlarından beri, farklı adlarla da olsa,
öfke
kontrolünde kullanılan bir yaptırım şekli. Bu
anlamda
mola, öfke duygusu ile öfkeli davranış arasına
belli
bir mesafe koymak demektir. Çeşitli tarzlarda
uygulanır.
Örneğin kültürümüzde "La havle... " diye
başlanıp
yedi--sekiz saniyelik bir la-havle çekilir.
Şimdilerde
öfkelenenlere yirmiye kadar saymaları
öğütleniyor.
Bazı sporlarda, örneğin buz hokeyinde
hırçınlaşan
oyuncuları belirli bir süre için saha dışına
alıyorlar.
Bunlar, kişilerin kendi kendilerine verdikleri
veya
dışarıdan verdirilen molalardır.
Kötü
giden evliliklerde, boşanmaya yönelmeden önce
çiftin
evliliğe mola vermesi önerilebilir. Bu geçici ayrılık
dönemi
bazen, kadının ve erkeğin sakinleşmesine,
evliliklerinin
artılarına ve eksilerine sakin bir gözle
bakabilmelerine
yol açar. Boşanmak üzereyken mola
veren,
birkaç aylık ayrılık döneminden sonra evliliklerini
başarıyla
yürütmeyi beceren çiftler vardır. Soluklanma
genellikle
işe yarar.
Çocuklara
Mola
Batı
ülkelerinde mola çocuklara yaygın olarak
uygulanıyor.
Ülkemizde, okullarımızda molanın
uygulanması
konusunda lehte, aleyhte görüşler var.
(Molanın
uygulanıp uygulanmaması, uygulanacaksa nasıl
uygulanacağı
konusunda, geneldeki tartışmaların yanı
sıra,
bir okuldaki öğretmenlerin, o okula özgü yapıyı da
dikkate
alarak karar almalarında yarar var.)
Mola
kısaca şu: Hırçınlaşan, öfkeli davranışlar sergileyen
çocuklar
veya gençler, bir süreliğine ortamın dışına
çıkarılır.
Örneğin salonda hırçınlık yapıyorsa bir başka
odaya
gönderilir. Sınıfta saldırganca davranışta
bulunuyorsa,
okulun bu iş için ayrılmış bir odasına
gönderilir.
Bu odalarda sakinleştikten sonra eski ortama
dönerler.
Sınıfta
öğretmenin, yaramazlık eden öğrenciye "Git, kat
muavinini
gör" demesi mola sayılmaz. Bu tür sözler, olsa
olsa
ceza--tehdit karışımı bir şey sayılmalıdır.
Çocuklara
mola uygularken dikkatli olmak gerekir.
Burada
molayı bütün yönleriyle ele almayacağız. Yalnızca
iki
noktayı vurgulamak istiyorum: Mola, sadece öfkeli
davranışlar
sergileyen, disiplini bozan çocuklara
uygulanmalıdır.
İstediğimiz şeyleri yapmayan çocukların
molaya
gönderilmesi yanlıştır. Yemek yemedi, ödev
yapmadı
diye çocuğu molaya gönderirsek, mola değil,
hapis
cezası olur bu.
Mola
konusunda dikkat edilmesi gereken diğer nokta,
çocuğun
mola için gittiği yerin, geldiği yerden, belirgin
şekilde
daha çekici olmamasıdır. Mola yeri, ne fazla renkli
bir
ortam ne de hapishane benzeri bir tecrit odası
olmalıdır.
Mola yeri, yalnızca sakinleşmek için kısa süre
durulan
bir ortam olmalıdır.
Ailemizde
Bir Mola Uygulaması
Aileme
ait bir anıyı okuyucularımla paylaşmak istiyorum.
(Paylaşabilmek
için ev halkından izin aldım.)
Küçük
kızımız dört--beş yaşlarındaydı; zaman zaman,
özellikle
de sofrada hırçınlık ediyordu. Eşim
meslektaşımdır;
kitaplardan okuduk, değerli bir çocuk
psikologu
arkadaşımıza danıştık, mola uygulamaya karar
verdik.
Birkaç defa hırçınlık yaptığında, olayı kendisine
açıklayarak
odasına gitmesini söyledik.
Mola
uygularken kitaplarda yazmayan bir şey ekledik.
Birlikte
yemek yerken onu molaya göndereceğimiz zaman
"Odana
git, sakinleş, gel; sen gelene kadar biz diğer
yemeğe
geçmeyeceğiz, seni bekleyeceğiz" dedik.
Diğer
yemeğe geçmememizin üç gerekçesi vardı:
Birincisi,
diğer yemeğe geçmeyip onu bekleyerek,
kendisini
yalnız hissetmemesini sağlamak, grubun/ailenin
bir
parçası olduğunu hissettirmek istedik; ailede birinin bir
sıkıntısı
varsa, bunu herkes paylaşmalıydı, ikinci neden,
sofradakilerin
kendisini bekliyor olmaları, üzerinde bir
baskı
yaratsın ve bir an önce sakinleşsin düşüncesiydi,
üçüncüsü
ve belki de asıl neden, o olmadan yemeğin
boğazımızdan
geçmemesiydi.
Mola
uygulaması iyi sonuç verdi. Kızımızın sofradaki
-özellikle
ablasıyla arasındaki- hırçın davranışları büyük
ölçüde
azaldı. Ancak bir gün ilginç bir şey oldu. Bir
akşam
sofrada yemek yerken ben sesimi yükselttim. (Ben
bu
olayı, eşim sesini yükseltti diye hatırlıyorum; ancak
eşim
"Sen yanlış hatırlıyorsun, o sendin" diyor. Eşim
daima
haklı olduğu ve belleği de benden güçlü olduğu
için,
olayın öznesinin ben olduğumu belirttim.) Neyse ben
sesimi
yükselttim. Bir an küçük kızımın gözleri parladı ve
"Baba
çabuk odana git, sakinleş, öyle gel!" dedi.
O
an, "Bu kural sizin için geçerli, büyükler için değil"
demeyi
düşündüm, ancak vazgeçtim. Daha sonra eşimle
konuşup
mola uygulamasında değişiklik yaptık. Yeni
kuralımız
şuydu: Sofrada sesini yükseltip gerginlik
yaratan
içeriye gidip sakinleştikten sonra dönecekti. Bu
kural,
yani mola uygulaması çocukların yanı sıra biz
büyükler
için de geçerliydi.
Sonra
ne oldu? Yeni uygulamayı izleyen günlerde ailedeki
herkes
ayağını denk aldı; mola almamak için dikkatli
davrandık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder