Rekalm

21 Aralık 2013 Cumartesi

19 SİNERJİ


19
SİNERJİ
Bir evlilikte çiftlerden birisi, eşinin değerinin, kendi
değerine/şerefine zarar vermediğini düşünürse, o evlilik
sinerjik olmaya hazır demektir. Bir şirkette, elemanlar iş
arkadaşlarının değerinin, kendi değerlerine/şereflerine
zarar vermediğini düşünürlerse, o işyeri sinerjik olmaya
hazır demektir. Sinerji nedir?
Sinerji kısaca şu demek: Ortak bir sonuca katkısı
olabilecek birkaç etkenin belirli bir etkileşim sonucunda,
bu etkenlerden her birisinin tek tek sergileyebileceği
etkilerin toplamından daha güçlü bir etki üretmeleri
durumuna "sinerji" adı verilir. Başlangıçta daha çok tıp
alanında ilaçların etkileşimi konusunda kullanılan bu
kavram, günümüzde gelişim psikolojisinde (psiko--motor
davranışların ortaya çıkmasında) ve örgütsel davranışların
incelenmesinde önemli bir yere sahiptir. Sinerji
günümüzde daha çok, ortak bir amaca yönelmiş insanların
işbirliğini açıklamada kullanılmaktadır; ancak ortaya
çıkışı da dikkate alındığında bu kavramı, aşağıda da
belirtileceği üzere, doğayı, nesneler dünyasını
yorumlamada da kullanabiliriz.
Sinerji bir anlamda işbirliği yoluyla güç artırımı demektir.
Diyelim ki bir kişi "a" kadar enerji kullanıp "5"
miktarında üretim gerçekleştiriyor, ikinci kişi de böyle.
\ncak bu iki kişi işbirliği yaptıkları zaman, yine her biri 'a"
kadar enerji harcayacak, ancak toplamlarında 5x2=10
kadar değil, 10'dan fazla, sözgelişi 14 düzeyinde üretim
gerçekleştirebileceklerdir.
İki kişi sinerji sergilediklerinde, bazen enerjiden, basen
malzemeden, bazen zamandan tasarruf edebilirler, sonuçta
da üretimlerinin bazen kalitesi, bazen miktarı, bazen de
her ikisi birden artar.
Sinerji kurumları ileriye götürür. Eğer bir işyerinde, bir
ailede veya bir ülkede sinerji varsa gelişme kolaylaşır,
takım olmak, "biz" olmak kolaylaşır.
Sinerjik iletişimde her zaman enerji tasarrufu, üretim
artımı gözetilmemelidir. Bezen birkaç kişinin mutluluğu,
dostluğu paylaşmaları, bir tür sinerji sayılabilir. Bir
zamanlar çok beğendiğim bir karikatür görmüştüm. Ne
yazık ki şu an elimde yok. Sanırım Balkan ülkelerinden
bir sanatçıya aitti. Bu karikatürü betimlemek istiyorum:
Bir Karikatür: Dostumsun
Boyları, yaşlan, kiloları eşit iki mahkum vardı karikatürde.
Çizgili mahkum elbisesi giymişlerdi. Her ikisinin de ayak
bileğine zincirle bağlı bir demir küre gözüküyordu. (Bu demir
küreler, günlük yaşamında mahkuma eziyet olsun diye
konulmuştur.) Şimdi her bir mahkum kendi küresini taşımak
zorundadır. Ancak bu iki mahkum birbirilerinin kürelerini
taşıyorlar. Bu durumda fiziksel anlamda hiçbir şey değişmiyor.
Kendi kürelerini taşısalar aynı enerjiyi harcayacaklar. Fiziksel
anlamda bir sinerji yok. Ama duygusal anlamda müthiş bir
sinerji, inanılmaz bir paylaşım var. Bu mahkumlar, kendi
kürelerini taşımak yerine birbirlerinin kürelerini taşıyarak
birbirlerine "Sen benim dostumsun" mesajını veriyorlar. Bu
mahkumlar ortak bir kaderi paylaşmak zorunda olabilirler.
Birbirlerinin kürelerini taşıdıkları zaman kaderlerine yeni bir
boyut katıyorlar. Bizlere verdikleri mesaj belki de şu:
Yapılabilecek bir şey kalmamış gibi göründüğünde, yine de
yapılabilecek bir şeyler vardır. Yaşamın ayağınıza, sırtınıza
vurduğu yükü, bazen düşüncelerinizle, duygularınızla
hafifletebilirsiniz. Ben böyle yorumladım bu karikatürü.
(Ellerinde karikatürün kopyası olan dostlarımın göndermelerini
rica ediyorum. Böyle bir karikatür çizebiliriz; ancak sanatçının
imzası olmadan uygun olmaz.)
Yukarıda dile getirilen karikatürde iki insanın sinerjik
iletişimi, ürün veya para değil, dostluk üretiyor. Hem ürün
hem dostluk üreten bir başka sinerjik iletişim de imece.
Yapılabilecek bir şey kalmamış gibi göründüğünde,
yine de yapılabilecek bir şeyler vardır.
Yaşamın ayağınıza, sırtınıza vurduğu yükü,
bazen düşüncelerinizle, duygularınızla hafifletebilirsiniz.
İmecede Sinerji
Geleneksel kültürümüzde "imece" adı verilen bir etkinlik
vardı. (Azalmakla birlikte hâlâ yaşıyor.) Bir kadın,
tarhana, tavudka, kurut, yatak--yorgan gibi kışlık
hazırlıklarını tek başına diyelim on beş günde ancak
yapabilecektir. Mahalle veya köydeki on kadın, sırayla her
gün bir evde toplanır, maniler, türküler söyleyerek, on beş
günlük işi bir gün içinde yapıverirlerdi. İmece denilen bu
etkinlisin, bir sinerjik etkileşim olduğunu düşünebiliriz.
İmecede zaman tasarrufu olabilir, farklı bilgilerden, farklı
bakış tarzlarından ötürü, ürünlerde kalite artışı görülebilir.
Bunlar olmasa bile imece, en azından katılanlar arasında
birlik ve beraberlik duygusunu artırabilir, yalnızlığı
giderebilir.
Doğada, Nesnelerde, Sandalyede
Sinerji
Sinerjik etkileşim yalnızca insanlara özgü de değil.
Hayvanlar da bunu beceriyorlar. Örneğin arılar,
karıncalar, aslanlar... Belki bazı nesnelerin işlevleri de bir
tür sinerjik etkileşim sayılabilir. Bu düşünceden hareketle,
doğada, nesnelerde, örneğin bir sandalyenin bacakları
arasında bir tür sinerji bulunduğunu söyleyebilir miyiz?
Sinerji, işbirliği/dayanışma yoluyla güç artırımı demekti.
Bir sandalyeyi oluşturan parçalar, bir araya geldiklerinde,
tek başlarına oldukları zamana kıyasla daha işlevsel
olurlar.
Bir sandalyenin ortasına otursanız ve ayaklarınızı yerden
kaldırırsanız, dört bacaktan her biri sizin ağırlığınızın
yüzde 25'ini taşır. Eğer bu dört bacaktan birisini kesersek,
vücudunuzun yüzde 25'i değil, tümü birden devrilir yere.
Bu durumda şunu düşünebilir miyiz: Sandalyenin her
bacağı, ağırlığınızın hem yüzde 25'ini hem yüzde 100'ünü
taşımaktadır. (Bu durum, kuantum fiziğindeki, bir
elektronun aynı anda iki farklı enerji durumunda
bulunabileceği bilgisine benzemektedir.) Bunun yanı sıra,
sandalye, her bir bacağının tek tek taşıyabileceği yükün
dört katından fazlasını taşımaktadır.
Bir sandalyeyi oluşturan parçalar,
bir araya geldiklerinde, tek baslarına oldukları
zamana kıyasla daha işlevsel olurlar
Bütün bunlara baktığımızda, sandalyenin dört bacağı
arasında muhteşem bir sinerji bulunduğunu düşünebiliriz.
Sandalye örneğinden yola çıkarak, doğadaki ya da yapay
çevredeki pek çok şeye bu gözle bakmak mümkündür.
Ekolojik dengede de bir tür sinerji bulunduğunu
düşünebiliriz. Coğrafi koşullar, bitkiler ve hayvanlar,
karşılıklı dayanışma içinde, tek başlarına yapamayacakları
olağanüstü bir şey yapmakta, büyük bir güç ve güzellik
yaratmaktalar.
Evlilikte Sinerji
Bir çiftin evliliklerindeki payları yüzde kaçtır? Yüzde 50-
50 mi? Tam değil. Kadının evlilikteki payı hem yüzde 50
hem yüzde 100'dür. Erkeğinki de öyle. Sandalye örneğine
benzer şekilde. Eğer kadının ve erkeğin evlilikteki payları
yüzde 50 ve yüzde 100 olmazsa, sözgelişi yüzde 51 ve
yüzde 49 olursa o evlilik sağlam durmaz. Sandalyenin
bacaklarından birisi diğerlerinden uzun olursa, o sandalye
de sağlam durmaz.
Bir kadın ile erkek arasındaki sinerji, hem biyolojik
anlamda çoğalmaya hem de mutluluğa yol açar.
İşyerinde Sinerji
İşyerlerinde, bireyler ve birimler arasında sinerji
bulunmalıdır. Ancak bunu her zaman görmek mümkün
olmuyor. Bazı şirketlerde üretim biriminin, zaman zaman
kendini fazla önemsediğini, en azından satış biriminden
üstün gördüğünü duyabilirsiniz. Aynı anda satış biriminin
de kendini üstün gördüğünü, "Ben satamazsam onların
üretmesi neye yarar, depolar dolar taşar, üretimi kısmak
zorunda kalırlar" dediğini işitebilirsiniz. Üretim ve satış
birimlerinin bu tavırları sinerjik değildir.
Acaba bir şirketteki birimleri sandalyenin bacakları gibi
düşünebilir miyiz? Diyelim ki bir şirkete ait üretim,
pazarlama, bilgiişlem ve insan kaynakları bir sandalyenin
dört bacağı gibi bir bütünü oluşturmaktadır. Her birinin
bütün içindeki payı yüzde 25'tir ve yüzde 100'dür.
Sandalyenin dört bacağından hangisinin diğerlerinden
daha önemli olduğunu söyleyemediğimiz gibi, bir şirketi
oluşturan birimlerden hangisinin diğerlerinden daha
önemli olduğunu da söyleyemeyiz. Tek başlarına önemli
bir işlev sergileyemeyecek olan birimler, bir araya gelip
sinerjik bir iletişim oluşturduklarında, büyük bir güce
sahip bir şirket ortaya çıkarabilirler.
Giderek artan bir şekilde iş dünyasında sinerjiden, ekip
olmaktan söz ediliyor. Ekip olmak önemli şüphesiz.
Ancak ekip olmayı olmazsa olmaz bir şart kabul etmek,
ekip olamayanların işe yaramaz olduklarını düşünmek, her
halde bir abartı olsa gerek. Her konuda olduğu gibi bu
konuda da aşırılıktan kaçınmak, gerektiğinde istisnaları
kendi sınırları içinde değerlendirmek doğru olmalı. Yerine
göre yöneticilerin, ekip çalışmasına yatkın olmayan
kişileri, kendi yetenekleri ve tercihleri doğrultusunda,
bireysel olarak çalışabilecekleri işlere yönlendirmeleri
yararlı olabilir.
Moreno'nun Sosyometri'sinde, birlikte çalışan, yaşayan
insanlara, kiminle birlikte çalışmak, yaşamak istedikleri
sorulur*. Araştırmalar, karşılıklı olarak birbirlerini seçen
kişilerden oluşan ekiplerde verimin arttığını, hata oranının
düştüğünü göstermektedir. Bu konudaki klasik çalışmalar
ışığında yeni araştırmalar yapılmasında, günümüzde
işyerlerinde pek dikkate alınmayan sosyometrik tercihlere
önem verilmesinde yarar vardır. Sinerjik etkileşim için,
ekip olabilmek için, çalışanların sosyometrik tercihlerinin
sorulması, bu alanda yeni ufuklar açabilir.
* Moreno, (1962) Sosyometri ve Psikodrama, Dökmen, Ü., Sistem
Yayıncılık, 2003

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder