19
SİNERJİ
Bir
evlilikte çiftlerden birisi, eşinin değerinin, kendi
değerine/şerefine
zarar vermediğini düşünürse, o evlilik
sinerjik
olmaya hazır demektir. Bir şirkette, elemanlar iş
arkadaşlarının
değerinin, kendi değerlerine/şereflerine
zarar
vermediğini düşünürlerse, o işyeri sinerjik olmaya
hazır
demektir. Sinerji nedir?
Sinerji
kısaca şu demek: Ortak bir sonuca katkısı
olabilecek
birkaç etkenin belirli bir etkileşim sonucunda,
bu
etkenlerden her birisinin tek tek sergileyebileceği
etkilerin
toplamından daha güçlü bir etki üretmeleri
durumuna
"sinerji" adı verilir. Başlangıçta daha çok tıp
alanında
ilaçların etkileşimi konusunda kullanılan bu
kavram,
günümüzde gelişim psikolojisinde (psiko--motor
davranışların
ortaya çıkmasında) ve örgütsel davranışların
incelenmesinde
önemli bir yere sahiptir. Sinerji
günümüzde
daha çok, ortak bir amaca yönelmiş insanların
işbirliğini
açıklamada kullanılmaktadır; ancak ortaya
çıkışı
da dikkate alındığında bu kavramı, aşağıda da
belirtileceği
üzere, doğayı, nesneler dünyasını
yorumlamada
da kullanabiliriz.
Sinerji
bir anlamda işbirliği yoluyla güç artırımı demektir.
Diyelim
ki bir kişi "a" kadar enerji kullanıp "5"
miktarında
üretim gerçekleştiriyor, ikinci kişi de böyle.
\ncak
bu iki kişi işbirliği yaptıkları zaman, yine her biri 'a"
kadar
enerji harcayacak, ancak toplamlarında 5x2=10
kadar
değil, 10'dan fazla, sözgelişi 14 düzeyinde üretim
gerçekleştirebileceklerdir.
İki
kişi sinerji sergilediklerinde, bazen enerjiden, basen
malzemeden,
bazen zamandan tasarruf edebilirler, sonuçta
da
üretimlerinin bazen kalitesi, bazen miktarı, bazen de
her
ikisi birden artar.
Sinerji
kurumları ileriye götürür. Eğer bir işyerinde, bir
ailede
veya bir ülkede sinerji varsa gelişme kolaylaşır,
takım
olmak, "biz" olmak kolaylaşır.
Sinerjik
iletişimde her zaman enerji tasarrufu, üretim
artımı
gözetilmemelidir. Bezen birkaç kişinin mutluluğu,
dostluğu
paylaşmaları, bir tür sinerji sayılabilir. Bir
zamanlar
çok beğendiğim bir karikatür görmüştüm. Ne
yazık
ki şu an elimde yok. Sanırım Balkan ülkelerinden
bir
sanatçıya aitti. Bu karikatürü betimlemek istiyorum:
Bir
Karikatür: Dostumsun
Boyları,
yaşlan, kiloları eşit iki mahkum vardı karikatürde.
Çizgili
mahkum elbisesi giymişlerdi. Her ikisinin de ayak
bileğine
zincirle bağlı bir demir küre gözüküyordu. (Bu demir
küreler,
günlük yaşamında mahkuma eziyet olsun diye
konulmuştur.)
Şimdi her bir mahkum kendi küresini taşımak
zorundadır.
Ancak bu iki mahkum birbirilerinin kürelerini
taşıyorlar.
Bu durumda fiziksel anlamda hiçbir şey değişmiyor.
Kendi
kürelerini taşısalar aynı enerjiyi harcayacaklar. Fiziksel
anlamda
bir sinerji yok. Ama duygusal anlamda müthiş bir
sinerji,
inanılmaz bir paylaşım var. Bu mahkumlar, kendi
kürelerini
taşımak yerine birbirlerinin kürelerini taşıyarak
birbirlerine
"Sen benim dostumsun" mesajını veriyorlar. Bu
mahkumlar
ortak bir kaderi paylaşmak zorunda olabilirler.
Birbirlerinin
kürelerini taşıdıkları zaman kaderlerine yeni bir
boyut
katıyorlar. Bizlere verdikleri mesaj belki de şu:
Yapılabilecek
bir şey kalmamış gibi göründüğünde, yine de
yapılabilecek
bir şeyler vardır. Yaşamın ayağınıza, sırtınıza
vurduğu
yükü, bazen düşüncelerinizle, duygularınızla
hafifletebilirsiniz.
Ben böyle yorumladım bu karikatürü.
(Ellerinde
karikatürün kopyası olan dostlarımın göndermelerini
rica
ediyorum. Böyle bir karikatür çizebiliriz; ancak sanatçının
imzası
olmadan uygun olmaz.)
Yukarıda
dile getirilen karikatürde iki insanın sinerjik
iletişimi,
ürün veya para değil, dostluk üretiyor. Hem ürün
hem
dostluk üreten bir başka sinerjik iletişim de imece.
Yapılabilecek bir şey kalmamış gibi göründüğünde,
yine de yapılabilecek bir şeyler vardır.
Yaşamın ayağınıza, sırtınıza vurduğu yükü,
bazen düşüncelerinizle, duygularınızla
hafifletebilirsiniz.
İmecede
Sinerji
Geleneksel
kültürümüzde "imece" adı verilen bir etkinlik
vardı.
(Azalmakla birlikte hâlâ yaşıyor.) Bir kadın,
tarhana,
tavudka, kurut, yatak--yorgan gibi kışlık
hazırlıklarını
tek başına diyelim on beş günde ancak
yapabilecektir.
Mahalle veya köydeki on kadın, sırayla her
gün
bir evde toplanır, maniler, türküler söyleyerek, on beş
günlük
işi bir gün içinde yapıverirlerdi. İmece denilen bu
etkinlisin,
bir sinerjik etkileşim olduğunu düşünebiliriz.
İmecede
zaman tasarrufu olabilir, farklı bilgilerden, farklı
bakış
tarzlarından ötürü, ürünlerde kalite artışı görülebilir.
Bunlar
olmasa bile imece, en azından katılanlar arasında
birlik
ve beraberlik duygusunu artırabilir, yalnızlığı
giderebilir.
Doğada,
Nesnelerde, Sandalyede
Sinerji
Sinerjik
etkileşim yalnızca insanlara özgü de değil.
Hayvanlar
da bunu beceriyorlar. Örneğin arılar,
karıncalar,
aslanlar... Belki bazı nesnelerin işlevleri de bir
tür
sinerjik etkileşim sayılabilir. Bu düşünceden hareketle,
doğada,
nesnelerde, örneğin bir sandalyenin bacakları
arasında
bir tür sinerji bulunduğunu söyleyebilir miyiz?
Sinerji,
işbirliği/dayanışma yoluyla güç artırımı demekti.
Bir
sandalyeyi oluşturan parçalar, bir araya geldiklerinde,
tek
başlarına oldukları zamana kıyasla daha işlevsel
olurlar.
Bir
sandalyenin ortasına otursanız ve ayaklarınızı yerden
kaldırırsanız,
dört bacaktan her biri sizin ağırlığınızın
yüzde
25'ini taşır. Eğer bu dört bacaktan birisini kesersek,
vücudunuzun
yüzde 25'i değil, tümü birden devrilir yere.
Bu
durumda şunu düşünebilir miyiz: Sandalyenin her
bacağı,
ağırlığınızın hem yüzde 25'ini hem yüzde 100'ünü
taşımaktadır.
(Bu durum, kuantum fiziğindeki, bir
elektronun
aynı anda iki farklı enerji durumunda
bulunabileceği
bilgisine benzemektedir.) Bunun yanı sıra,
sandalye,
her bir bacağının tek tek taşıyabileceği yükün
dört
katından fazlasını taşımaktadır.
Bir sandalyeyi oluşturan parçalar,
bir araya geldiklerinde, tek baslarına oldukları
zamana kıyasla daha işlevsel olurlar
Bütün
bunlara baktığımızda, sandalyenin dört bacağı
arasında
muhteşem bir sinerji bulunduğunu düşünebiliriz.
Sandalye
örneğinden yola çıkarak, doğadaki ya da yapay
çevredeki
pek çok şeye bu gözle bakmak mümkündür.
Ekolojik
dengede de bir tür sinerji bulunduğunu
düşünebiliriz.
Coğrafi koşullar, bitkiler ve hayvanlar,
karşılıklı
dayanışma içinde, tek başlarına yapamayacakları
olağanüstü
bir şey yapmakta, büyük bir güç ve güzellik
yaratmaktalar.
Evlilikte
Sinerji
Bir
çiftin evliliklerindeki payları yüzde kaçtır? Yüzde 50-
50
mi? Tam değil. Kadının evlilikteki payı hem yüzde 50
hem
yüzde 100'dür. Erkeğinki de öyle. Sandalye örneğine
benzer
şekilde. Eğer kadının ve erkeğin evlilikteki payları
yüzde
50 ve yüzde 100 olmazsa, sözgelişi yüzde 51 ve
yüzde
49 olursa o evlilik sağlam durmaz. Sandalyenin
bacaklarından
birisi diğerlerinden uzun olursa, o sandalye
de
sağlam durmaz.
Bir
kadın ile erkek arasındaki sinerji, hem biyolojik
anlamda
çoğalmaya hem de mutluluğa yol açar.
İşyerinde
Sinerji
İşyerlerinde,
bireyler ve birimler arasında sinerji
bulunmalıdır.
Ancak bunu her zaman görmek mümkün
olmuyor.
Bazı şirketlerde üretim biriminin, zaman zaman
kendini
fazla önemsediğini, en azından satış biriminden
üstün
gördüğünü duyabilirsiniz. Aynı anda satış biriminin
de
kendini üstün gördüğünü, "Ben satamazsam onların
üretmesi
neye yarar, depolar dolar taşar, üretimi kısmak
zorunda
kalırlar" dediğini işitebilirsiniz. Üretim ve satış
birimlerinin
bu tavırları sinerjik değildir.
Acaba
bir şirketteki birimleri sandalyenin bacakları gibi
düşünebilir
miyiz? Diyelim ki bir şirkete ait üretim,
pazarlama,
bilgiişlem ve insan kaynakları bir sandalyenin
dört
bacağı gibi bir bütünü oluşturmaktadır. Her birinin
bütün
içindeki payı yüzde 25'tir ve yüzde 100'dür.
Sandalyenin
dört bacağından hangisinin diğerlerinden
daha
önemli olduğunu söyleyemediğimiz gibi, bir şirketi
oluşturan
birimlerden hangisinin diğerlerinden daha
önemli
olduğunu da söyleyemeyiz. Tek başlarına önemli
bir
işlev sergileyemeyecek olan birimler, bir araya gelip
sinerjik
bir iletişim oluşturduklarında, büyük bir güce
sahip
bir şirket ortaya çıkarabilirler.
Giderek
artan bir şekilde iş dünyasında sinerjiden, ekip
olmaktan
söz ediliyor. Ekip olmak önemli şüphesiz.
Ancak
ekip olmayı olmazsa olmaz bir şart kabul etmek,
ekip
olamayanların işe yaramaz olduklarını düşünmek, her
halde
bir abartı olsa gerek. Her konuda olduğu gibi bu
konuda
da aşırılıktan kaçınmak, gerektiğinde istisnaları
kendi
sınırları içinde değerlendirmek doğru olmalı. Yerine
göre
yöneticilerin, ekip çalışmasına yatkın olmayan
kişileri,
kendi yetenekleri ve tercihleri doğrultusunda,
bireysel
olarak çalışabilecekleri işlere yönlendirmeleri
yararlı
olabilir.
Moreno'nun
Sosyometri'sinde, birlikte çalışan, yaşayan
insanlara,
kiminle birlikte çalışmak, yaşamak istedikleri
sorulur*.
Araştırmalar, karşılıklı olarak birbirlerini seçen
kişilerden
oluşan ekiplerde verimin arttığını, hata oranının
düştüğünü
göstermektedir. Bu konudaki klasik çalışmalar
ışığında
yeni araştırmalar yapılmasında, günümüzde
işyerlerinde
pek dikkate alınmayan sosyometrik tercihlere
önem
verilmesinde yarar vardır. Sinerjik etkileşim için,
ekip
olabilmek için, çalışanların sosyometrik tercihlerinin
sorulması,
bu alanda yeni ufuklar açabilir.
*
Moreno, (1962) Sosyometri ve Psikodrama, Dökmen, Ü., Sistem
Yayıncılık,
2003
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder